Saturday, March 28, 2015

KÜÇÜK OTELLER CAZİBESİNİN KAYNAĞI NEDİR? What's attracts small hotels ?

KÜÇÜK OTELLER CAZİBESİNİN KAYNAĞI NEDİR?

Muhakkak ki hepimizin seyahat deneyimleri olmuştur, gerek yurt içi ve gerekse yurtd ışı. Konaklama sektörü içinde faaliyet gösteren bizlerin gözlemleri biraz daha mesleki bir bakış açısı içerir doğal olarak. Çok gezmiş görmüş yada bilinçli insanlar olarak, kendim de dahil, kendi ülkem ya da bölgem dışında bir yere gittiğimde “daha az turistik” ve hatta daha lokal yerlere, mekanlara, restorantlara gitmek isteriz. Bu eğilim bir zamanlar belki daha azdı ama artık sayıları giderek artıyor. Çünkü her daim resmini gördüğümüz, keşfettiğimiz yerler yanısıra bize daha cazip gelen şey; daha keşfedilmemiş, ortaya dökülmemiş, yerleri, kültürleri görmek, yaşamak, keşfin daha kalbine girmek isteğidir.  Lokal ve kültürel yaşamın cereyan ettiği en dip noktalardan birisi evlerdir mesela. İstediğimiz kadar bir ülkeyi tanımaya çalışalım, o yerin tipik kültürel ve insani yaşam biçimine ait kayıtlar evsel ortamlarda oluşur.
Bir  yere gittiğimizde o yeri büyük bir otelde konaklayarak gözlemlemek ile, daha lokal küçük bir otelde ya da evde misafir edilerek  gözlemlemenin farkı  büyüktür.
Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; evet belki ev kadar olmasa da küçük oteller ülkelerin ve bölgelerin kültürel ve yaşamsal değerlerini çok daha başarılı bir şekilde içlerinde barındırırlar. Çünkü “standart olalım” dertleri yoktur, tek tip değildir. O bölge ya da ülkenin mimarisi, mefruşatı, objeleri, yemekleri, insanı, konaklayan misafirlere çok farklı ve yalın izlenimler verir. Samimi ve sahicidir. Bu özeli arayan bir seyyah açısından olağanüstü bir fırsattır.
Mesela ben bir deneyimimi aktarmak isterim. Halen Sultanahmet’te işlettiğim otel yaklaşık 80-90 yıl önce inşa edilmiş, içinde bilindiği kadarıyla hariciyeci bir aile oturmuş, tipik bir Sultanahmet evi.  Sultanahmet denince genel algı, “fazla turistik” tir. Ve öyledir de.  Ama yakın tarihinde, esnafıyla, hane halkıyla, okuluyla, hapishanesiyle bir yerleşim yeri olduğu da bir gerçektir. Dolayısı ile bizim otelimiz gerçekten  bir “ev”dir.  Bazen, otelini “çok lüks” döşediğini  düşünen bazı otelci arkadaşlarımız- ki otellerin dekorasyon tarzına bir şey diyemem , herşey yapılabilir yeter ki ruhunu da koruyalım-  bizim otelimizin kendine özgü halini anlamakta zorluk çektiklerini gözlemledim.   Ama müşteri memnuniyet oranı, onlardan geride de kalmamaktaydı.  Bizim otelimizin önündeki büyük incir ağaçları, mandalina mevsiminde dalları yere değen mandalina limon ağaçları, Marmara denizinin eşsiz ve sonsuz görüntüsü, aniden geliveren ezan sesi, sokaktaki fırından yayılan ekmek kokusu,  nereden baksan elinle tutacak kadar yakın görünen Sultanahmet Camiisi ve Ayasofya kubbeleri,  sanki binalar ters yüz edilmiş gibi tuhaf bir şekilde her binanın tepesinde yer alan düzenli-düzensiz teraslar ve hatta olmadık yerde karşınıza çıkan tarihi dokulu duvarlar, İstanbul’un ruhuna dokunmak isteyen yabancı ve özellikle de batılı müşteriler için “her şeye değer “ bir ortam sunuyor.  Bu gözlemimi aktarmaktaki  amacım tabi ki kendi otelimi övmek  ya da değerli kılmak değil, ancak kendi kültürel yapımızı,  anladığım kadarıyla müşterinin gözünden yansıtmaya çalışmaktır.   Yani özetlersek; mesele sadece masa sandalye yatak, mefruşat değildir.  Otellerin kültürel şeffaflık derecesi de bir o kadar önemlidir ve bizim gibi özellikli küçük otelleri “kalmaya değer” kılan öncelikli faktör  bence kültürel şeffaflıktaki başarılarıdır.  Bunları bilmek  gayet güzel ancak, asıl sorun, hızla yükselen trendlerin yarattığı bazı olumsuzluklardan, hem global anlamda hem de ülkesel anlamda   kendimizi koruyabilmek,  ve hassas niteliklerin değerli kıldığı  küçük otelleri devasa bir “büyük otele” dönüştürmemektir.  Bu noktada Küçük Oteller Derneği çatısı altında toplanarak, her birimiz kendi özelliklerimizi koruyarak  ama birlik içinde,  “stratejik yürüyüşümüzü” daha sağlam ve bilinçli bir şekilde yapmak, sanırım hepimizin ortak faydasına olacaktır.

Bu arada, bir çok seyyahın görüşleriyle oluşturulan ve bir internet sitesinden derlediğim küçük otellerle ilgili çıkarımları çok kısaca  paylaşmak istiyorum;

1.Küçük otellerle, seyahatin özü yakalanır.
2. Küçük oteller her bir köyü, kasabayı, şehri ve bölgeyi, bir diğerine göre farklı kılar; keşfetmenin heyacanını yaşatır.
3. Lokal işletmeler, kazancın o bölgede kalmasını sağlar ve o bölge ekonomisine katkı sağlar. 
4. Küçük oteller kültürel değişime ortam hazırlar.
5. Küçük oteller çevrecidir. 
6. Küçük oteller,  yöresel  kültürü daha iyi yansıtırlar.





Tuesday, March 10, 2015

Hotel Linkage Online Kanal Yönetimi Semineri



Hotel Linkage tarafından organize edilen Online Kanal Yönetimi Semineri otelcilerin yogun katılımı ile 
İstanbul Sehir Universitesi Oditoryumunda gerceklesti...